İstanbul Yeni Havalimanı dış hatlar gidiş terminalinde 17:30’da bulunma. Bagaj, bilet ve biniş işlemlerinin ardından Türk Havayolları TK215 seferi ile Santiego de Chile'ye gerçekleşecek uçuşumuz için yola çıkıyoruz. Geceleme uçakta. 

Sabah saat 07:00'de Santiago'ya varı. Şili'nin başkenti ve en büyük şehri olan Santiago, karla kaplı And Dağları ve Şili Sahil Sıradağları ile çevrili bir vadide yer almaktadır. Şehrin eski sömürge çekirdeğinin görkemli kalbi olan Plaza de Armas, 2 neoklasik simgeye ev sahipliği yapmaktadır: Ulusal Tarih Müzesi'ne ev sahipliği yapan 1808 Palacio de la Real Audiencia ve 18. yüzyıldan kalma Metropolitan Katedrali. La Chascona, şair Pablo Neruda'nın evi ve müzesidir. Havalimanında bizleri bekleyen yerel rehberimiz ile buluşma ve şehir turu için havalimanından ayrılıyoruz. Yapacağım şehir tur ile bu güzel şehri tanıyacağız. Tur sonrası otelimize transfer. odaların dağılımından sonra dinlenmek için serbest vakit.

Sabah kahvaltısından sonra serbest zaman. Arzu edenler rehberlerinin ekstra olarak düzenleyeceği Casablanca Valley & Vina Del Mare turuna katılabilirler. Bu turumuzda Şili'nin iki bölümünü tanıyacağız. İlk bölümde Şili'nin Dünyaca meşhur şaraplarını tadabilirler. Santiago'dan yola çıkarak, Casablanca Vadisi'nin şarap imalathanelerini ve üzüm bağlarını ziyaret edeceğiz. Okyanusla serinleyen iklimi, criso beyaz şarapları ve koyu kırmızı şaraplar üreten bu sertifikalı 'Denomination of Origin' bölgesinin topraklarını keşfedeceğiz. Daha sonra Santiago'dan kıyı şehirlerine geçeceğiz.  Valparaiso Limanı ve Viña del Mar'ın canlı renklerinin ve kültürünün tadını çıkaracağız. Muhteşem plajları, enfes deniz mahsülü yemekleri, Valparaiso'nun kaleidoskopik ev ve tepe yayılımı, sokak sanatının fotoğraflarını çekip ve şehrin ilginç tarihini dinleyeceğiz. Tur sonrası otelimize dönüş ve serbest zaman. Geceleme otelimizde. 

Sabah kahvaltısından sonra otelimizden ayrılıyor ve San Antonio'ya doğru yola çıkıyourz. Yaklaşık 1,5 saat sürecek bir yolculuktan sonra varacağımız bu Pasifik Okyanus kasabasında kısa bir tur yapıp, gemimize geçeceğiz. 

Tüm günümüz denizde seyir halinde geçecek. Bu muhteşem geminin tadını çıkartmak için mükemmel bir fırsat. Kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerinizi özel şefler tarafından taze olarak hazırlanan, herkesin damak tadına uygun çeşitli yiyecekleri bulunduran açık büfe restoranda ya da A La Carte restoranda sizin için özel ayrılmış yerinizde alabilirsiniz. Gün içerisinde Yoga ve fitness derslerinin yanı sıra, açık hava tenis, voleybol ve basketbol veya vücut geliştirme ekipmanlarının da yer aldığı son teknoloji ürünü Technogym ile donatılan spor salonundan yararlanabilirsiniz. Akşam yemeğinden sonra dilerseniz geminin renkli ve eğlenceli bar ve kafelerinde vakit geçirip canlı müzik dinleyebilir, dilerseniz Broadway stili müzikallerden oluşan tiyatro gösterilerine katılabilir, kumarhanede şansınızı deneyebilirsiniz. Akşam yemeği ve konaklama gemimizde. 

1.000'den biraz fazla sakini olan küçük Puerto Chacabuco kasabası, Aisén Fiyordu'nun başında yer alır. Kasaba sakinleri bile, şehirde görülecek pek bir şey olmadığını kabul edecektir; en büyük bina bir balık işleme tesisidir. Tüm belediyeyi keşfetmek için kısa bir yürüyüşten daha fazlasına ihtiyacınız olmayacaktır. Bu mütevazı liman, ilgi çekici cazibe merkezlerinden yoksun olsa da, Şili Patagonyası'nın bu bölümündeki en güzel manzaralardan bazılarının kapısıdır. Buradan arzu eden misafirlerimiz ile ekstra olarak Aisén Nehri'nin iki yakasında bulunan eyalet başkenti Coihaique veya Puerto Aisén'e gideceğiz.  Her ikisinde de el sanatları ve mükemmel yerel restoranlar için alışveriş seçenekleri bulabilirsiniz. Bölgenin doğal güzelliğini deneyimlemek için, muhteşem manzaralar, bozulmamış şelaleler ve kristal berraklığındaki kanyon nehirleri için Río Simpson Ulusal Rezervi'ne uğrayacağız. Özellikle fantastik sinek balıkçılığı ve devasa kahverengi ve gökkuşağı alabalıkları ile ünlüdür. Tur sonrası gemiye geri dönüş.

Tıpkı Norveç kıyı şeridi gibi, Şili'nin batı kıyısı da engebeli dağlar ve buzullarla kaplı vadilerle çevrili dramatik koylar veya fiyortlarla bölünmüştür. Bu muhteşem kıyı şeridi, Reloncaví Haliçinin yakınında (Şili'nin uzun omurgasının yaklaşık yarısında) başlar ve güneyde kıtanın en ucu olan Tierra del Fuego'ya kadar uzanır. Kuş uçuşu yaklaşık 1.500 kilometre (930 mil) uzunluğundadır. Ancak buradaki seyahat asla düz bir çizgide değildir; bunun yerine gemiler birçok fiyort ve kanal boyunca dolambaçlı yolları takip eder.
Bölge ıssız güzelliğiyle bilinir ve şaşırtıcı olmayan bir şekilde Alerce Andino, Hornopirén ve Vicente Pérez Rosales gibi Şili'nin birçok ulusal parkına ve ayrıca Llanquihue Ulusal Rezervi ve Cochamó Vadisi'ne ev sahipliği yapmaktadır. İlk İspanyol kaşifler, altın ve elmas bakımından zengin olduğuna inanılan efsanevi Sezarlar Şehri'ni aramak için buraya geldiler. Şehir hiçbir zaman bulunamasa da, kaşifler dünyanın navigasyon bilgisine çok şey kattılar ve aynı zamanda o zamandan beri kullanılan nakliye rotaları oluşturdular. Benzer şekilde, bugün bölgeye gelen gezginlerin keşfettiği zenginlikler ons veya karatla değil, bu rüzgarlı, dramatik toprakların ve sıra dışı hayvan sakinlerinin çarpıcı manzarasına duyulan hayret dolu bakışlarla ölçülüyor.

Patagonya'nın ana kanallarından biri olan Sarmiento Kanalı, Guía Narrows'dan başlayıp Victoria Geçidi'nin güney ucunda biterek Smyth Kanalı'na bağlandığı kuzey-güney yönünde uzanır. Kawesqar halkı bu bölgede 6.000 yıldan uzun süredir yaşamaktadır, ancak kanal daha yakın bir zamanda gelen birinin adını almıştır: 1579 ve 1580 yılları arasında ilk kez burayı gezen İspanyol kaşif Pedro Sarmiento de Gamboa. Şili anakarası doğuda yer alır ve Esperanza, Vancouver ve Piazzi adaları kanalı batıda çevreler. Şili fiyort bölgesinin diğer yerlerinde olduğu gibi, engebeli kıyı şeridi karla kaplı sıradağlar arasında yer alan koylarla kesilmiştir. Birçok yerde, devasa buzullar denize kadar uzanır. Magellan penguenleri, güney fil fokları, yunuslar ve orkalar da dahil olmak üzere her türlü deniz hayvanı bu kıyılarda görülebilir.

Panama Kanalı'ndan önce Magellan Boğazı vardı. Atlantik ve Pasifik okyanuslarını birbirine bağlayan bu sinematik kanal, Güney Amerika'nın ana kara ucu ile Tierra del Fuego adası arasında yer alır. Panama Kanalı 1914'te mesafeyi binlerce mil kısaltana kadar bu iki okyanus arasındaki deniz taşımacılığı için tercih edilen geçitti.

560 kilometre (350 mil) uzunluğunda ve 32 kilometreye (20 mil) kadar genişliğindeki sularını geçen ilk Avrupalı, bunu 1520'de İspanyol keşifleri adına yapan Portekizli denizci Ferdinand Magellan'dı. Magellan, etkileyici buzul ve dağlık manzara, keşfedilmemiş Magellan penguenleri kolonileri, kambur balina sürüleri ve Commerson ve Peale yunus sürüleri karşısında ağzı açık bir şekilde yelken açmıştı; hepsi de bu Patagonya cennetindeki insan varlığından aynı derecede heyecan duyuyordu. Ana limanı fotojenik Punta Arenas olan Magellan Boğazı, dünyanın dört bir yanındaki cesur maceraperestlerin mutlaka görmesi gereken bir yolculuktur.

Punta Arenas "dünyanın ucu" olarak anılıyorsa, bunun bir sebebi var. Şili'nin en güney ucuna yakın bu rüzgarlı şehir, kendisi de Atlantik ve Pasifik okyanusları arasında yer alan Magellan Boğazı'nın üzerinde yer alır. Şehir, Şili ve komşu Arjantin tarafından oluşturulan Güney Amerika'nın sözde Güney Konisi'nde coğrafi, politik ve ekonomik ilişkilerde önemli bir rol oynamıştır ve oynamaya devam etmektedir. Çok fazla gezgin, Torres del Paine Milli Parkı'nın ve Patagonya'daki diğer turistik yerlerin muhteşem güzellikteki manzaralarına giderken bir mola yeri olarak gördüğü Punta Arenas'tan aceleyle geçer, ancak bu şehirde ve çevresinde deneyimlenecek çok şey de vardır. Isla Magdalena'da penguen izlemekten, Magellan Boğazı'nda kano gezisine, bölgedeki çiftlikleri ziyaret etmekten, yerel restoranlarda sörf ve çim spesiyalitelerinin (burada taze deniz ürünleri ve asado veya Şili barbeküsü anlamına geliyor) tadını çıkarmaya kadar, Punta Arenas kendi başına bir mola vermeye değer. Arzu edenler rehberlerinin ekstra olarakk düzenleyeceği tura katılarak tüm bölgeyi keşfetme imkanı bulacaktır. 

Güney Amerika'nın güney ucuna yaklaştığınızda, Şili veya Pasifik kıyısı boyunca seyahat ederken, girişini koruyan ikiz kayaları gördüğünüzde Cockburn (okunuşu "CO-burn") Kanalı'na yaklaştığınızı anlayacaksınız. Kanal, Brecknock Yarımadası (Isla Grande de Tierra del Fuego'nun en batı ucu) ve iç kısımlarına kadar uzanan dramatik seslerin düzensiz kıyı şeridine sahip Clarence Adası da dahil olmak üzere bir dizi ada arasında akmaktadır. Kanal, Magellan Boğazı'nı Beagle Kanalı'na bağlayan rotanın bir parçasıdır ve su yolunun her iki tarafında Şili'nin park ağının en önemli mücevherlerinden biri olan Alberto de Agostini Milli Parkı yer almaktadır.

Cockburn Kanalı, Bárbara Kanalı ile aynı Pasifik girişini paylaşır. Açık denize yakınlığı nedeniyle, geminiz boyunca ilerlerken bazı okyanus dalgaları yaşayabilirsiniz. Buradaki kıyı şeridi fiyortlar ve buzullar açısından zengindir. Pia Fiyordu, düzinelerce şelalenin yamaçlardan aşağı sularına aktığı için özellikle güzeldir. Yeterince uzun süre izlerseniz, Pia Buzulu'ndan kopan ve denize düşen devasa buz parçaları görebilirsiniz.

Tierra del Fuego takımadalarından geçen Beagle Kanalı, son derece popüler bir gemi yolculuğu noktası haline gelen manzaralı ve harika bir şekilde sakin bir boğazdır. Adını 1830'da HMS Beagle'ın bir haritalama yolculuğundan alan kanal, daha sonra İngiliz evrim biyoloğu Charles Darwin'i beş yıllık keşif yolculuğunda taşımasıyla ünlenen gemidir. Kanal, Güney Amerika'nın ucundaki üç gezilebilir geçitten biridir. Yaklaşık 240 kilometre uzunluğundaki (yaklaşık 150 mil) kanal, doğuda Nueva Adası'ndan batıda Darwin Sound ve Cook Körfezi'ne kadar uzanır. Batı ucu Şili sınırları içinde yer alırken, doğu ucu Şili ve Arjantin arasındaki sınırın bir bölümünü oluşturur. Kanal boyunca görülen en büyük manzara, günübirlik gezginlere veya gecelik ziyaretçilere sunacak çok şeyi olan Arjantin'deki Ushuaia kasabasıdır. Bir gemi yolculuğunun diğer önemli noktaları arasında karla kaplı buzulların manzaralarından Isla de los Lobos'ta (Deniz Aslanı Adası olarak da bilinir) ve Isla de los Pájaros'ta (Kuş Adası) yaban hayatını gözlemlemeye kadar çeşitli doğal manzaralar yer alır. 

Glacier Alley—ya da daha zarif bir şekilde bilindiği gibi, Buzullar Bulvarı—Tierra del Fuego'nun uçsuz bucaksız topraklarındaki ünlü 240 kilometre (150 mil) uzunluğundaki Beagle Kanalı'nın büyük bir kısmı boyunca uzanır. Glacier Alley'i keşfetmek isteyen gezginler için ortak başlangıç noktaları olan Arjantin'in Ushuaia'sı ve Şili'nin Puerto Williams'ı, dünyanın en güneydeki iki kasabasıdır. Gemilerin Cape Horn çevresindeki suların cehennem azabından kaçınmasını sağlayan hayati su yolu olan Beagle Kanalı'na doğru seyahat ederken, ünlü HMS Beagle'ın genç ve o zamanlar bilinmeyen bir jeolog ve evrimsel biyolog olan Charles Darwin ile birlikte izlediği rotayı takip edersiniz. Sert hava koşullarıyla mücadele ederken ve günümüzdeki gibi konforlar olmadan, o ilk denizciler en azından birbiri ardına muhteşem buzullarla karşılaştılar, her biri Darwin'in adını taşıyan karla kaplı olan gibi devasa dağ sıralarından ve zirvelerden aşağı akıyordu. Yolculuğunuz sisli bir sisle örtülü olsa bile, kanala düşen mavi buzun çatlama sesini veya eriyen buz şelalelerinin akışını kaçıramazsınız. Tüm bu doğal harikaların yanı sıra, Glacier Alley'e yapacağınız bir ziyaret, penguen yuvalarını, kambur balinaları ve fokları görme fırsatını da beraberinde getirir.

Dramatik, fantastik, başka bir dünyadan - burası gerçekten dünyanın sonu. Arjantin'in en güney ucunda konumlanan bu unutulmaz liman kasabası, bozulmamış ve yükselen Martial Dağları arasında yer alır ve pitoresk Beagle Kanalı'ndan (Darwin'in ünlü gemisinden esinlenerek adlandırılmıştır) geçilir. Ushuaia, en iyi şekilde olağanüstü doğa harikalarının muhteşem bir koleksiyonu olarak tanımlanabilecek Tierra del Fuego bölgesinin başkentidir. Parıldayan buzulların, karla kaplı dağların, yoğun ormanların, ışıltılı göllerin ve engebeli adalardan oluşan bir takımadaya yayılmış rüzgarlı ovaların gerçek bir kaleydoskopudur.
Kasabanın kendisi, hepsi kalbinde, limanda birleşiyormuş gibi görünen alçak binalarla sıralanmış sokaklardan oluşan bir labirenttir. 1884'te kurulan bu uzak nokta, öncelikle bir ceza kolonisi olarak bilinmeden önce misyonerleri, altın arayıcılarını ve deniz subaylarını ağırladı. Kötü şöhretli Arjantin lideri Juan Perón döneminde kapatıldıktan sonra, büyük hapishane şehrin en popüler müzelerinden birine ev sahipliği yapmak üzere yeniden düzenlendi. Şehirdeki diğer mevcut ilgi çekici yerler arasında bir deniz müzesi ve bölgenin doğal tarihine adanmış bir müze ile yerel kral yengecini hazırlayan restoranlar yer alıyor.
Burada hayatınız boyunca unutmayacapınız bir tur sizleri bekliyor. 

Dünyanın en kötü şöhretli okyanus geçidi olabilir ve yüzyıllar boyunca denizcilerin kalplerinde korku uyandırdı. Ancak Atlantik ve Pasifik'in birbirine şiddetle çarptığı Cape Horn'un etrafında bir yolculuktan sağ kurtulanlar, hayatları boyunca övünme hakkına sahipti. Bu geçit boyunca, Şili ve Arjantin'in dünyanın dibinde birleştiği Tierra del Fuego veya "ateş diyarı", adını burada yaşayan insanların kıyıda yanan ateşlerini gören ilk denizcilerden almıştır. Yaklaşık 8.000 yıl boyunca, 19. yüzyılın sonuna kadar, burası Yaghan ve diğer yerli grupların eviydi.

Magellan ve Drake, HMS Beagle ile buradan geçen Darwin gibi, izlerini ve isimlerini burada bıraktılar. '49er efsanesinin büyük kliper gemileri daha sonra Panama Kanalı'ndan önceki dönemde Kaliforniya ile Doğu Sahili arasında altın taşıyan şiddetli dalgaların arasında yol aldılar. Richard Henry Dana, Jr.'ın 1840 yılında yayımlanan Two Years Before the Mast adlı ustaca eserinde anlattığı gibi, günümüzde de Tierra'nın en alt noktasındaki Cape'in etrafında yapılan bir yolculuk, kaprisli hava koşullarıyla şekilleniyor; güçlü rüzgarlar ve sığ sular, 30 metreye (100 feet) kadar ulaşan dalgalar üretebiliyor.

Dünyanın en güneydeki başkenti Stanley, iki ana ada olan Doğu ve Batı Falkland ile yakındaki daha küçük adalardan oluşan Falkland takımadalarında yer almaktadır. Stanley, kırmızı telefon kulübelerinden barlarına kadar her yerde görülen İngiliz mirasıyla gurur duymaktadır. Falkland Adaları ilk olarak 1765'te İngilizler tarafından talep edildi; yüzyıllar boyunca Taç, bu uzak adaları terk etmek, geri almak ve istilacı uluslardan korumak zorunda kaldı; buna 1982'de Arjantin'in yaptığı bir akın da dahildir. Kolonileşmelerinin ilk yıllarında Falkland Adaları, petrol için ispermeçet balinası avlayan gemiler için bir üs olarak kullanıldı, ardından kürk için fok avlayanlar geldi. Bugün bu uzak İngiliz topraklarında, ekonomiyi yönlendiren şey balıkçılık ve turizmdir.
ğer inme şansını bulabilirsek, rehberiniz ile birlikte adayı gezme şansınız olacaktır. (Burada ekstra tur düzenl

Tüm günümüz denizde seyir halinde geçecek. Bu muhteşem geminin tadını çıkartmak için mükemmel bir fırsat. Kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerinizi özel şefler tarafından taze olarak hazırlanan, herkesin damak tadına uygun çeşitli yiyecekleri bulunduran açık büfe restoranda ya da A La Carte restoranda sizin için özel ayrılmış yerinizde alabilirsiniz. Gün içerisinde Yoga ve fitness derslerinin yanı sıra, açık hava tenis, voleybol ve basketbol veya vücut geliştirme ekipmanlarının da yer aldığı son teknoloji ürünü Technogym ile donatılan spor salonundan yararlanabilirsiniz. Akşam yemeğinden sonra dilerseniz geminin renkli ve eğlenceli bar ve kafelerinde vakit geçirip canlı müzik dinleyebilir, dilerseniz Broadway stili müzikallerden oluşan tiyatro gösterilerine katılabilir, kumarhanede şansınızı deneyebilirsiniz. Akşam yemeği ve konaklama gemimizde. 

Tüm günümüz denizde seyir halinde geçecek. Bu muhteşem geminin tadını çıkartmak için mükemmel bir fırsat. Kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerinizi özel şefler tarafından taze olarak hazırlanan, herkesin damak tadına uygun çeşitli yiyecekleri bulunduran açık büfe restoranda ya da A La Carte restoranda sizin için özel ayrılmış yerinizde alabilirsiniz. Gün içerisinde Yoga ve fitness derslerinin yanı sıra, açık hava tenis, voleybol ve basketbol veya vücut geliştirme ekipmanlarının da yer aldığı son teknoloji ürünü Technogym ile donatılan spor salonundan yararlanabilirsiniz. Akşam yemeğinden sonra dilerseniz geminin renkli ve eğlenceli bar ve kafelerinde vakit geçirip canlı müzik dinleyebilir, dilerseniz Broadway stili müzikallerden oluşan tiyatro gösterilerine katılabilir, kumarhanede şansınızı deneyebilirsiniz. Akşam yemeği ve konaklama gemimizde. 

Gemimiz sabah Montevideo limanına yanaşıyor. Arzu eden misafirlerimiz rehberimizin ekstra olarak organize edeceği Montevideo şehir turuna katılabilirler. Atlantik Okyonusu kıyısında yer alan Montevideo, geniş plajları, kolonyal mimarisi ve sakin yaşam tarzıyla dikkat çeker. Kolonyal dönemden kalma sokakları, tarihi binaları ve hareketli bir atmosfere sahip eski şehri / Ciudad Vieja, yerel lezzetlerin tadına bakabileceğiniz tarihi pazar Mercado del Puerto şehir turunda göreceğiniz yerlerden bazıları. Tur sonrası gemiye dönüş. 

Gemimiz saat 08:00'de Buenos Aires'e yanaşıyoruz. Arzu edenler rehberlerinin ekstra olarak düzenleyeceği panoramik Buenos Aires turuna katılabilirler. Güney Amerika’nın en büyük şehirlerinden olmasına rağmen kendinizi önemli bir Avrupa kenti geziyormuş hissinden kurtaramayacağınız mimarisi, birbirinden lezzetli yemeklerden oluşan mutfağı ve elbette kalbinden taşan tango ile eşsiz şehir Buenos Aires’te ilk durağımız bu şehre neden “Güney Amerika’nın Paris’i" namının verildiğini bize varlığı ile anlatan La Recoleta semti olacak. Şehrin seçkin semtlerinden biri olan bu yerde Eva Peron’un (Evita) da mezarının bulunduğu Recoleta Mezarlığı’nı göreceğiz. Ardından Katedral ve Colon Tiyatrosu, La Boca semti gezimizin diğer önemli noktaları arasındadır. Turumuzun ardından şehri dilediğinizce gezebilmeniz için serbest zaman. Gemimiz bu geve Buenos Aires'te kalacak. 

Gemide alacağımız kahvaltının ardından ayrılış işlemleri. Limandan ayrılarak otelimize geçiyoruz. Odaların alınması saat 15:00'den önce olmayacağı için arzu eden misafirlerimiz ile Rio de la Plata'nın heybetli manzarasının keyfini çıkarmak için ekstra tur olarak düzenlenen Tigre Deltası turumuza çıkacağız. Şehrin dışında, aristokrat ailelerin eskiden yazlık olarak sahip olduğu güzel konutların bulunduğu Avenida del Libertador'dan geçeceğiz. Ardından, sokaklarında bize geçmişlerini anlatan meyve ağaçlarını göreceğiniz Barrio de San Isidro'ya varıyor ve şehir merkezine 36 km uzaklıkta bulunan Tigre mahallesine geçiyoruz. Burada yapacağımız tekne turunda sadece ana nehirler arasında değil, bölgenin en çekici bölümünü oluşturan dar kanallardan da geçeceğiz. Turumuzun ardından otelimize transfer ve dinlenmek üzere serbest zaman. Akşam dileyen misafirlerimiz ile ekstra olarak düzenlenen akşam Yemekli Tango Show turumuz için hareket. Tangonun hala canlı olduğu Buenos Aires'teki en iyi dansçılar, şarkıcılar ve müzisyenler tarafından sahneye çıkarılan tangonun tadını çıkarmak için, tango gösterileri sunan yerel restoranlardan birini ziyaret edeceğiz. Lezzetli bir akşam yemeğinden sonra, duyulara hitap eden Tango'nun muhteşem bir sunumunu izleme şansı elde edeceğiz. Konaklama otelimizde.

Otelde alacağımız kahvaltının ardından odalarımızı boşaltıyrouz. Uçak saatine kadar serbest vaktimiz olacak. Tam gün bekleyişi düzgün bir program ile değerlendirmek isteyenler rehberlerinin ekstra olarak dğüzenleyeceği Gaucho turuna katılabilirler. Buenos Aires'ten Pampas bölgesine giderek Arjantinli bir gaucho'nun (Bölgenin kovboyu) dünyasına dalın. Çiftlikte, alkollü içecekler, empanadas, geleneksel bir Arjantin barbeküsü ve tatlıyla tamamlanmış öğle yemeğinin tadını çıkaracaksınız. Canlı bir gaucho gösterisi izleyecek, ardından at sırtında veya faytonla gezinti yapabileceksiniz. Turumuzun ardından Buenos Aires havalimanına transfer. Bagaj, bilet ve biniş işlemlerinin ardından Türk Hava Yollarının TK 016 tarifeli seferi ile saat 23:55 ‘ te İstanbul’a uçuşumuz başlıyor. Gecemiz uçakta geçiyor.

İstanbul Havalimanı’na saat 22:35’te varışımızla birlikte turumuzun ve servislerimizin sonu.